Anadolu Mitolojisi Ortadoğu Tarihi Türkiye

Hattiler ve Hatti Ülkesi (İç Anadolu)

Hattiler veya Hatti halkı, Orta Anadolu’da özellikle Kızılırmak yayı içinde kalan topraklarda yaşayan halkın adı olup, MÖ 2700’den önce bölgeye göç ettikleri öne sürülmesine rağmen kimi yazarlarca bölgenin yerli halkı olarak anılmaktadırlar. Hattiler, Hint Avrupa soylu Hititlerce fethedilip asimile edilinceye dek varlıklarını sürdürmüş, Hattice adı verilen bir dil konuşmuş ve ticaret anlaşmaları için çivi yazısı kullanmışlardır.

Alacahöyük Modeli (Carole Raddato, CC BY-SA 2.0)

Tarih

Büyük Sargon döneminden (MÖ 2350–2150) kalma Asurlu tüccarların Sargon’un yardım isteğinin kaydedildiği Mezopotamya çivi yazısı tabletlerde Orta Anadolu ‘Hatti ülkesi’ olarak anılmaktaydı. MÖ 2500’lerde Hattuşa’daki[1] bir tepede kurulan Hatti başkenti Ḫattuš (Asur dilinde Ḫattum) çevresindeki topraklarda güvenliği sağladıktan sonra Orta Anadolu’da çok sayıda şehir devletini ve küçük krallığı kontrol ederek devlet örgütünü, yasaları oluşturmuş ve komşu bölgeler ve Mezopotamya’ ile ticareti düzenlemiştir. Bu dönem için Ortadoğu’da Mitanni, Babil, Asur, Hatti ve Mısır arasında bir ticaret konsorsiyumunun varlığından bahsedilmekle birlikte MÖ 1500-1200 arasında Hatti halkı Hititler’in egemenliğine girecek dil ve kültür olarak asimile edilecektir. Çorum-Alacahöyük, Amasya-Mahmatlar, Tokat-Horoztepe, Ankara-Hasanoğlan’da yapılan kazılarda MÖ 2500-2000 yıllarına tarihlenen güneş kursları, hayvan heykelcikleri, vazo ve çeşitli diğer arkeolojik verilerden bölgedeki yerleşimler ve Hatti kültürü hakkında bilgi edinmekteyiz. Kassian gibi yazarlar, kendi tanrılarından oluşan panteonları, metal işçiliğini bilmeleri benzeri sebeplerden dolayı MÖ 3 binlere tarihlenen Alacahöyük’te bulunan kraliyet mezarlarının da Hattiler’e ait olduğu iddiasındadır.[2]

Akad İmparatorluğu’nun ilk hükümdarı Büyük Sargon[3] MÖ 2330’da Ur şehrini ele geçirip Mezopotamya’yı işgal ettikten sonra sonra dikkatini Hattuşa’ya çevirmiştir. Bununla birlikte Sargon’un ordusu Luvi kralı Nurdaggal tarafından yönetilip, iyi tahkim edilen şehri ele geçirememiştir. Sargon’un bölgedeki seferlerinden sonra torunu Naram-Sin (MÖ 2261-2224) büyükbabasının bıraktığı yerden devam ederek Hatti Kralı Pamba ile savaşmıştır. Pamba, Anadolu’nun 17 yerel kralını bir araya getirdiği bir ittifak kurarak Asur işgaline karşı başarıyla direnmiştir.[4]

Akad saldırılarının ardı arkası kesilmemekle birlikte Hatti ülkesi direnmiş hatta MÖ 2200-2000 arasında Mezopotamya ticareti ile gelişen Hattuşa ve Kanesh[5] giderek büyümüş ve gelişmiştir. Amarna’da bulunan ve MÖ 19. Yüzyıla tarihlenen ve yaklaşık 30 yılllık bir süreyi kapsayan çivi yazılı tabletler olan Amarna Mektupları’nda Mısır firavunları, Mitanni, Babil ve Asur kralları arasındaki yazışmalar Hatti Ülkesi’nin bu ülkelerin önemli bir ticaret ortağı olduğunu göstermektedir. Bu dönemde Anadolu’nun etnik yapısı net olarak bilinmese de Hitit, Luvi, Pala, Hurri ve Hatti halklarının karışımından oluşmaktaydı.[6]

Alacahöyük

Hitit Fethi

MÖ 1720’lerde[7] Hatti Krallığı, Hititler tarafından işgal edilmiş, önce Neša (Kaneš) ardından Hattuş şehri komşu Kuššara veya Kussara Krallığı’ndan Pitḫana’nın oğlu Anitta adlı bir kral tarafından yakılıp, yok edilmiştir.[8] Kral Anitta şehri yıkmakla kalmamış, şehrin onarılmasını ve yeniden inşa edilmesini engellemiş hatta gelecekte bunları yapmaya kalkanları da lanetlemiştir ki bunun sebebinin Hattilerin inatçı bir direniş gösterip, Hitit ordusunda büyük kayıplara sebeo olması muhtemeldir.[9]  Buna rağmen yıllar sonra Kussara tahtının varislerinden Hattusili MÖ 17. Yüzyıl başlarında Orta Anadolu’daki rakiplerini hızla yendikten sonra bölgenin merkezinde stratejik ve iyi korunan alanda konumlanan Hattuşa şehrini başkenti yapmıştır. Kral muhtemelen öncesinde bugün bilinmeyen başka bir ada sahipti ancak Hattuşa’nın başkent olmasından sonra adını ‘Hattuşalı’ anlamına gelen Hattusili[10] olarak değiştirmiştir[11].

Hattusili’nin Hattuşa’yı ele geçirdiği zaman harabe olduğu ve kral tarafından yeniden imar edildiği düşünülmekteyse de tersini yani yerleşik olan şehrin fethedilmiş olması muhtemeldir çünkü bu konuda herhangi bir bilgi yoktur. MÖ 1650’de son Hatti direnişi de bastırıldıktan sonra tüm Hatti toprakları Hititlerce fethedilmekle kalmamış Hatti halkı hızla asimile edilip, fethedenin kültürünü benimsemek zorunda kalmıştır. Bununla birlikte Hatti sanatında Hitit ve Hatti farklı soylardan olduğunu düşündürecek denli yüz tipleriyle tasvir edildiği görülmektedir. Dolayısıyla Hattileri ifade etmek için “Proto-Hitit” kelimesinin kullanımı doğru değildir. Hatti halkı ve kültürü tarih sahnesinden silinse de Mısır ve Asur kaynaklarında MÖ 630’lara kadar Orta Anadolu ‘Hatti Ülkesi’ olarak anılmaya devam etmiştir.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nden*

*Panegyrics of Granovetter, Carole Raddato (CC BY-SA 2.0)

Yaşam

O dönemde Orta Anadolu ormanlarla kaplı olduğundan, Hattiler evlerini ahşaptan inşa etmiş,  Mezopotamya’da eksik ama inşaat için gerekli olan kereste ve diğer orman ürünlerinin yanı sıra tarım ürünleri ve seramik ticareti yapmışlardır. Hatti halkı, düzenli tarımsal üretimi sürdürebilecek düzey ve devamlılıkta yağışa ve ılıman iklime sahip bölgede tahıl ekerken, diyetlerini avcılık-toplayıcılık yoluyla da desteklemişlerdir. Hayvancılık da yapan Hattiler özellikle koyun yününden giysiler ve battaniyeler yapmışlardır. Hatti ülkesinin yukarıda açıklanan doğal kaynaklarının yanı sıra bakır, gümüş, demir ve altın sağlayan zengin madenlere sahip olması Hatti uygarlığının gelişip büyümesine yardım etmiştir.

Din

Hatti dini, ekinlerin büyümesini ve hayvanlarının sağlıklı kalmasını sağladığına inanılıp bereketle ilişkilendirilen Ana Tanrıça’ya ibadet etmeye odaklıydı. Hattilere göre doğadaki her şeyin kutsal bir ruha sahip olduğu için, avcılık günlük yaşamın bir parçası olmaktan ziyade et tüketimi özellikle dini festivallerde uygulanmış gibi gözükmektedir. Hititler, Hatti kentlerini istila edip halkını asimile etmekle birlikte tüm Hatti tanrılarını da sahiplenmiştir. Hitit tanrılarının en önemlilerinden tarımla özdeşleştirilen fırtına tanrısı Telepinu’nun adı Ḫatti dilinden gelmekte[12] olup, Ortadan Kaybolan Tanrı Telepinu söylencesi ile bu tanrının dev bir yılanın savaştığı İlluyanka söylencesi de Ḫatti kökenlidir. Benzer şekilde savaş tanrısı Wurunkatte, taht tanrıçası Ḫalmašuit , Ḫattuša’nın koruyucu tanrıçası Inar ve eşi Güneş tanrısının çobanı Ḫapantalli, Ay tanrısı Kašku, Šuluinkatte ve tören alayı tasvirlerinde kalkanıyla birlikte görünen Zitḫariya Hatti kökenli diğer Hitit tanrılarıdır.[13] Hatti güneş tanrısı Eštan, Hitit panteonunda Ištanuš adını almış, Hatti kader tanrıçaları Išdustaya ve Papaya Hititlerce Gulšeš olarak adlandırılmıştır. Bir önemli bilgi de Hititlerin İlkbahar başlangıcında ‘yılbaşı’ olarak kutladığı bahar bayramı purilli(ya) şenliğinin adının bile Hatti dilinde ‘toprak, yeryüzü’ anlamına gelmesidir.

Dil

Hititler kendilerini Nesili veya Nešili (‘Neša dilini konuşan’) olarak adlandırıyor Hattiler ve diğer çağdaşlarınca da yine bu adla tanınıyorsa da bizim bu halkı Hitit olarak adlandırmamızın sebebi Eski Ahit’in öykülerini yazan Yahudi yazarların onları bu şekilde anmasıdır.  Anadolu’nun dilleri bilinen ilk yerli insanları sayılan Hatti halkı bir Hint-Avrupa dili konuşan Hititlerden farklı olarak, kendine özgü, ön eklerle türeyen bir dil konuşuyorlardı. Anadolu’da konuşulan Pala ve Luvi dilleri de Hint-Avrupa Dilleri’nin Anadolu dalındandır. Buna karşın Hint-Avrupa ve Semitik olmadığı anlaşılan Hatti dilinin Kuzeybatı Kafkas dilleri ile ilişkili olabileceği de iddia edilmiştir[14]. Hattiler özgün dillerine rağmen kendilerine özgü bir yazı ya da hiyerogliflere sahip oldukları tartışmalı olup, Akurgal, Hattilerin okuryazar olmadığını, ticaret ve yönetimle ilgili yazışmalarını Asurca bilen yazmanlara yazdırdıklarını iddia etmiştir.[15]

Kaynakça

Akurgal, Ekrem. Anadolu Uygarlıkları. Net Yayınları. İstanbul, 1989

Akurgal, Ekrem. Ḫatti ve Hitit Uygarlıkları. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı. İzmir, 1995

Bittel Kurt. Guide to Boğazköy. Dönmez Ofset. Ankara, 1975

Bryce, Trevor. Life and Society in the Hittite World. Oxford University Press. Oxford, 2002

Bryce, Trevor. The Kingdom of the Hittites: New Edition, Oxford University Press, 2005

Durant, W. Our Oriental Heritage. Simon & Schuster, 1954

Gurney, O.R. Some Aspects of Hittite Religon. Oxford University Press. London, 1977

Hoffner, Harry A.Hittite Myths. Society of Biblical Litruture. Atlanta-Georgia, 1990

Kassian, Alexei. Ḫattic as a Sino-Caucasian Language-Ugarit Forschungen-Band 41, s.309-448. Ugarit Verlag. Münster, 2009

Macquenn, J.G.The Hittites and Contemporaries in Asia Minor.Thames and Hudson. London, 1975

Stafford-Deitsch, J. Kingdoms of Ruin. I. B. Tauris, 2010.

Taracha, Piotr. Religions of Second Millennium Anatolia.Harrassowitz Verlag. Weisbaden, 2009

Taşkın, Sefa. Luviya: Batı Anadolu ve Ege’nin İ.Ö.2.binyıl Tarihine Yeni bir Bakış. Arkeoege, 2016

Van De Mieroop, M. A History of the Ancient Near East ca. 3000 – 323 BC [Blackwell History of the Ancient.. Blackwell Publishing, 2006.

Notlar

[1] Hattuşaş, Hititler’in de geç tunç çağı dönemindeki başkenti olup, Çorum il merkezinin 82 km güneybatısındaki günümüzdeki adıyla Boğazkale ilçesinde bulunmaktadır.

[2] Kassian, 2009: 311 dipnot 2

[3] Akad İmparatorluğu’nun ilk hükümdarı ve Akad sülalesinin kurucusu Büyük Sargon, Kral Urzababa’nın baş muhasebecisi olan ve Sami halkına mensup olan Sargon, MÖ 2350 yılında bir savaştan yenik dönen kralına darbe düzenleyerek tahta geçmiştir.

[4] Bittel, 1975: 6

[5] Kültepe, Kayseri’de bulunan ve Kanesh harabelerinin bulunduğu bir antik kent ve ören yeridir. 2014 yılından bu yana Türkiye’deki Dünya Mirası Alanları Geçici listesindedir

[6] Bryce, 2002: 15

[7] Bittel, 1975: 7

[8] Bryce, 2002: 35

[9] Akurgal, 1989: 44

[10] /-ili/ son ekinin isimleri kişiselleştirmekte ve bir eyre ait olma anlamı vermesi durumu Hitit, Hurri ve Urartu dillerinin dışında günümüzde Gürcüce ve Türkçe’de görülmektedir.

[11] Bittel, 1975: 8

[12] Hoffner, 1990: 14

[13] Taracha, 2009: 27; Gurney, 1977: 12

[14] Bryce, 2005:12; Kassian, 2009: 403

[15] Akurgal, 1989: 31